İçtihatlar
22. HUKUK DAİRESİ E. 2014/28709 K. 2014/34594
T.C.
YARGITAY
22. HUKUK DAİRESİ
E. 2014/28709
K. 2014/34594
T. 4.12.2014
DAVA : Hüküm süresi içinde davalı Başbakanlık Toplu Konut İdaresi avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı isteminin özeti;
Davacı vekili, 08.10.2010 tarihinde yüklenici Ö.– A. iş ortaklığının Toki Malkara 400 adet konut inşaatı işyerinde tünel kalıp ustası olarak işe başlayıp birbuçuk ay çalışmasından sonra bu defa 19.01.2011 tarihinde aynı yüklenicinin TOKİ’ye ait İpsala’daki yüzdoksaniki konut inşaatı işyerinde çalışmaya başladığını ve altı ay çalışmasından sonra işine 12.07.2011 günü işveren tarafından son verildiğini, aylık 2.500,00 TL ücretle çalışıp yedibuçuk aylık yaklaşık 18.250,00 TL ücretinin ödenmediğini, maaş bordrosu düzenlenmemesi ile brüt ücret tutarını bilemediği işyerinde sigorta primlerinin asgari ücretten bildirildiği, günde ortalama on saat, hiç hafta tatili kullanmadan Cumartesi-Pazar günleri ile milli bayram ve genel tatil günleri çalışmasına rağmen mesai ücretleri ve ihbar tazminatının ödenmediğini belirterek bir kısım işçilik alacaklarının tahsilini talep etmiştir.
Davalı idare vekili, 19.08.2010 tarihli sözleşme ile T. 04.12.2014M. Konut İnşaatı işinin anahtar teslimi götürü bedel usulüyle yapmak üzere bütünüyle Ö. ve A. iş ortaklığına, yine 22.11.2010 tarihli sözleşme ile yüzdoksaniki Adet konut inşaatı işinin de anahtar teslimi götürü bedel usulüyle yapmak üzere bütünüyle Ö. Şirketine ihale edilmesiyle davacı alacağından sorumlu tutulamayacaklarını, 4857 sayılı İş Kanunu'nun 36. maddesi ve Yapım işleri Şartnamesinin 35/3. maddesi hükmündeki benzer düzenleme sonucu, Ö. ve A. iş ortaklığı işyerine yapılan hakediş ödemeleri öncesinde ilan yapılmasına rağmen işçi alacakları ile ilgili başvuru olmadığı, bu sebeple üzerine düşen kanuni yükümlülükleri yerine getiren kurumun yine davacı alacağından sorumlu olmayacağı, diğer yandan diğer davalı iş yerleri ile aralarında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı şirketler vekili, davacının ücret alacağının bulunmadığı, iddia edilen aylık 2.500.00 TL ücret tutarının fahiş olduğunu ve Başbakanlık Toplu Konut İdaresinden alınan işin ve taraflar arasında akit edilen sözleşmenin belirli süreli olması ile ihbar tazminatı talep hakkının bulunmayacağını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılama sonunda alınan hesap raporuna itibar edilerek, davalı Ö. ve A. işyerleri ile diğer davalı Başbakanlık Toplu Konut İdaresi kurumu arasında, ihale yolu ile verilen konut yapımı inşaat işlerinin anahtar teslimi suretiyle verilmesi sonucu, 4857 sayılı Kanun'un 2. maddesi anlamında bir asıl işveren – alt işveren ilişkisi bulunmadığı, davalı Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Kurumunun asıl işveren – alt işveren ilişkisinden ileri gelen bir sorumluluğunun bulunmadığı, bu bağlamda davalı Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığının ihale makamı olarak 4857 sayılı Kanun'un 36. maddesi uyarınca her hakediş dönemi için ihale makamının ücret alacaklarından sorumluluğu üç aylık tutar ile sınırlı tutulduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı idare vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
İddia, savunma ve dosya içeriğine göre, hükmü temyiz eden idare yönünden taraflar arasında ihale makamının işçilik alacaklarından sorumluluğu ve davacının aldığı ücret miktarının doğru olarak tespit edilip edilmediği hususları uyuşmazlık konusudur.
1-4857 sayılı İş Kanunu'nun 36. maddesinde, “Genel ve katma bütçeli dairelerle mahalli idareler veya kamu iktisadi teşebbüsleri yahut özel kanuna veya özel kanunla verilmiş yetkiye dayanılarak kurulan banka ve kuruluşlar, asıl işverenler müteahhide verdikleri her türlü bina, köprü, hat ve yol inşası gibi yapım ve onarım işlerinde çalışan işçilerden müteahhit veya taşeronlarca ücretleri ödenmeyenlerin bulunup bulunmadığının kontrolü ya da ücreti ödenmeyen işçinin başvurusu üzerine, ücretleri ödenmeyen varsa müteahhitten veya taşeronlardan istenecek bordrolara göre bu ücretleri bunların hak edişlerinden öderler” şeklinde kurala yer verilmiştir. Bu düzenlemeye göre ihale makamı, işçi ücretlerinin ödenip ödenmediğini kontrol etmek durumundadır. Yapılacak olan kontrol ya da işçinin başvurusu üzerine ödenmeyen ücretlerin bulunduğunun tespit edilmesi halinde, belli şartlarla ihale makamının sorumluluğu sözkonusu olur. İhale makamının yapmış olduğu ilan üzerine işçilerin başvuruda bulunmamış olmaları, kamu kurumunun anılan madde kapsamındaki sorumluluğunu ortadan kaldırmayacaktır.
Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise işçilerin her hakediş dönemi için olan ücret alacaklarının üç aylık tutarından fazlası hakkında adı geçen idarelere herhangi bir sorumluluk düşmeyeceği öngörülmüştür. Maddede sözü edilen ücret her hakediş dönemi için “son üç aylık temel ücret” olarak değerlendirilmelidir. Yine ihale makamının ihbar ve kıdem tazminatı ile kullandırılmayan izinler sebebiyle herhangi bir sorumluluğu sözkonusu değildir.
İhale makamı olan kamu kurumunun, her hakediş dönemine ilişkin son üç aylık ücretten sorumluluğu, kanundan doğan bir sorumluluktur. İşverenle ihale makamının birlikte dava edilmesi durumunda, müştereken müteselsilen sorumluluğa dair karar verilmelidir. İhale makamının tek başına dava edildiği durumlarda, işçinin mükerrer yararlanmasını önlemek için işverence sözü edilen ücretlerin ödenip ödenmediği araştırılmalıdır.
Mahkemece davalı idarenin bilirkişi raporunda hesaplanan üç aylık ücret tutarıyla sınırlı olmak üzere sorumluluğuna karar verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli bulunmamaktadır.
Dosya içeriğine göre, davalı idarenin 4857 sayılı Kanun'un 36. maddesi kapsamında işyerinde ihale makamı olarak gerekli ilanları yaptırdığı, davalı idare ile davalı şirketler arasında imzalanan sözleşme örneklerinin dosyada bulunduğu belirtilmiş ise de dosyada yapılan ilanlara ilişkin sadece askı ilanları ve sözleşme örneklerinin mahkemeye gönderildiğine ilişkin yazışma örneği bulunduğu ancak ilan ve sözleşme örneklerinin bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu uyuşmazlığın aydınlatılması için mahkemece, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları getirtilerek, davacının çalıştığı süre net olarak belirlenmeli, davalı idare ile yapılan sözleşme ve ekleri ilgili şirketten celbedilmeli, yüklenici firma tarafından işçilerin ücret bordrolarının düzenlenip düzenlenmediği araştırılmalı, ücret bordroları düzenlenmiş ise ihale makamı olan davalı idareye verilip verilmediği, verilmiş ise ücret bordrolarının ihale makamı tarafından hak edişlerin ödenmesi sırasında değerlendirilip değerlendirilmediği ve talep konusu alacağın hangi hakediş dönemine rastladığı idare tarafından dayanılan belgelerle karşılaştırılarak tespit edilmeli, ihale makamı olan davalı idarenin 4857 sayılı Kanun'un 36. maddesi uyarınca davacının ücret alacağından sorumlu tutulmasını gerektirecek şartların oluşup oluşmadığı duraksamaya yer vermeyecek şekilde tespit edilerek sonuca gidilmelidir. Tüm bu yönler gözetilmeden yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olmuştur.
2-İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda şahit beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda davacının Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında ve davalı işveren tarafından düzenlenen imzasız onaysız listede ücretinin asgari ücret olarak belirtildiği görülmüş, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise davacının vasıflı işçi olması ve işyerinde yapılan işin niteliği dikkate alınarak iddia edilen ücret seviyesinden hesaplama yapılmıştır. Dosyada davacının iş sözleşmesi ve görev tanımına ilişkin belge bulunmamaktadır. İhale makamı olan davalı idarece davacının iddiaları kabul edilmediğine göre ücret araştırılması yapılmadan bilirkişi raporuna itibar edilmesi doğru olmamıştır. Davacının işyerinde fiilen yaptığı iş kesin olarak belirlendikten sonra kıdemi ve yaptığı işe göre ilgili meslek kuruluşlarından ve yukarıda belirtilen merciilerden uyuşmazlık konusu dönemde alabileceği emsal ücret seviyesi belirlenmeli ve dava konusu ücret alacağı belirlenecek ücret seviyesinden hesaplanmalıdır.
Mahkemece eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 04.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.