Makaleler

BOŞANMA DAVALARINDA ZİNANIN İSPATINA YÖNELİK DELİLER

Aile mahkemeleri,  Aile Mahkemeleri  Kanunun  2. Maddesinde belirtildiği  üzere asliye hukuk mahkemesi düzeyinde olup ,aile mahkemelerinde uygulanacak yargılama usulü hakkında Aile Mahkemeleri Kanunu ve Türk Medeni Kanunu’nda herhangi bir düzenleme bulunmadığından, asliye hukuk mahkemelerinde geçerli olan yazılı yargılama usulü uygulanacağına dikkat edilmelidir.

Türk Medeni Kanunun 184 . maddesinde,boşanmada yargılama, aşağıdaki kurallar saklı kalmak üzere Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa tâbi olduğu belirtilerek ;

  • Hâkim, boşanma veya ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe, bunları ispatlanmış sayılmayacağı ,
  • Hâkim, bu olgular hakkında gerek re'sen, gerek istem üzerine taraflara yemin öneremeyeceği,
  • Tarafların bu konudaki her türlü ikrarları hâkimi bağlamayacağı,
  • Hâkim, kanıtları serbestçe takdir edeceği ,
  • Boşanma veya ayrılığın fer'î sonuçlarına ilişkin anlaşmalar, hâkim tarafından onaylanmadıkça geçerli olmayacağı,
  • Hâkim, taraflardan birinin istemi üzerine duruşmanın gizli yapılmasına karar verebileceği ifade edilerek ,boşanma davalarında  ispat ve delillerle ilgili Aile Mahkemeleri Kanunu’nda herhangi bir düzenleme bulunmadığından, Türk Medeni Kanunun  TMK m. 184 göz önünde tutulacak olup düzenlenmeyen hususlar için ise, Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümleri uygulanacaktır. 

Hukuk davalarında ispat , davadan önce gerçekleşen vakıaların  doğruluğu konusunda mahkemede kanaat oluşturmaktır. Hukuk Muhakemeleri Kanunu m. 187/f. 1’ e göre, “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir.’’

Bir anlamda  çekişmeli olmayan  taraflar tarafından kabul gören uyuşmazlık bulunmayan bir vakıa hakkında tarafların delil sunmalarına gerek bulunmamaktadır. Yargıtay 8. HD.’nin 14.12.2012 tarih ve E. 3529, K. 12360 no’lu kararı, “…HMK. nun 187/2.maddesine göre “herkesçe bilinen vakıalar çekişmeli sayılmaz” 

  • Zina, evlilik birliği devam ederken, evli erkek veya kadının evlilik dışı karşı cinsten üçüncü bir kişiyle isteğiyle cinsel ilişki kurması olup ispat edilmesi durumunda kesin boşanma sebebidir. Zinaya dayalı boşanma davasının açılması için kanun koyucu dava hakkı olan eşin  zina olayını öğrendiği tarihten itibaren altı aylık ve her hâlde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle düşeceğini belirterek süre ile sınırlama getirmiştir. Fakat bilinmelidir ki , yukarıda belirtilen ilgili süre geçmiş olsa dahi , medeni kanun gereği genel boşanma sebebine dayalı dava hakkı bulunmaktadır. Zinanın mutlak bir boşanma sebebi olması sebebiyle, dava açan eşin zina eylemini ispat etmesi halinde hâkim, boşanmaya karar vermek zorundadır. Yargıtay da teşebbüs aşamasında görülmenin zinaya karine teşkil ettiğini kabul etmektedir. 
  • Yarg. 2. HD, E. 1993/7903, K. 1993/7941, T. 23.9.1993. “Büyük bir gizlilik içinde oluşması doğal olan zina fiilinin tam bir görgüye dayanarak kanıtlanması pek nadir olmaktadır. Zina olayının varlığı bazı ip uçları, tavır ve davranışlardan çıkarılacak karinelerle kabul edilmelidir. Bu itibarla, zina için gerekli ortama girilmiş ancak elde olmayan nedenlerle eylemin tamamlanamamış olması, bir başka anlatımla eylemin eksik kalkışma derecesinde kalması da zina sebebiyle boşanma için yeterlidir. 
  • Yarg. HGK, E. 2002/617, K. 2002/648, T. 25.09.2002, “Ortak yaşanan evde bulundurulan not defterinin elde edilmesinde, hukuka aykırılık yoktur. Hukuka aykırı olarak elde edilen delilin değerlendirilmesi konusunda medeni usul hukukunda da geçerli olan dürüstlük kuralı esas alınarak karar verilmeli ve bu konuda her somut olayda değerlendirme yapılmalıdır. Bu konuda ihlal edilen kanun hükmü ile ispatlanmak istenen menfaat arasında amaca uygunluk hususu da esas alınmalıdır. Diğer taraftan gizli şekilde ele geçirilen tüm deliller hukuka aykırı delil olarak değerlendirilmemelidir. Örneğin, bir telefon görüşmesinde, telefondaki ses yükseltici veya ikinci bir dinleme aleti sayesinde tarafların söylediklerinin duyulması sonucu yapılan açıklamalar ve bu konudaki tanıklık geçerli olmalıdır. Kişilik hakkının ihlali sonucu elde edilen delilin kullanılmasına hakkı ihlal edilen kişi izin verirse bu delil mahkemece kullanılabilir.” 
  • Yarg. 2. HD, E. 2016/24076, K. 2018/10959, T. 15.10.18, “Zina sebebine dayalı olarak boşanmaya karar verilebilmesi için öncelikle; davalı eşin başka bir kişiyle cinsel ilişkiye girmesinin veya cinsel ilişkinin gerçekleştirildiğine pek muhtemel bakılan bir durum içine girdiğinin kanıtlanması gereklidir. Yapılan soruşturma ve toplanan delillerle; davalı erkeğin dava açılmadan önce başka bir kadınla birlikte birden fazla kez farklı otellerde tatil yaptıkları ve o kadınla birlikte aynı odada birlikte çekilmiş müstehcen fotoğraflarının bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu hale göre Türk Medeni Kanunu'nun 161'nci maddesinde yer alan boşanma sebebi gerçekleşmiştir. O halde; davacı kadının zina hukuksal sebebine dayalı (TMK m. 161) boşanma davasının kabul edilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile reddine karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.”
  • Yarg. 2. HD, E. 2014/20635, K. 2015/9686, T. 11.5.2015, “Davalı-karşı davacı tarafından açılan karşı boşanma davası, öncelikle "zina" (TMK. m. 161), bunun kabul edilmemesi halinde "evlilik birliğinin temelinden sarsılması" (TMK. m. 166/1) sebebine dayandığına göre; sorun, davacı-karşı davalı (kadın)'ın, gerçekleşen eyleminin "zina" olarak kabul edilip edilmeyeceğindedir. Mahkeme, kadının gerçekleşen bu eylemini "güven sarsıcı tutum ve davranış" olarak değerlendirmiştir. Oysa, evli bir kadının, teyzesinin oğlu da olsa otuz yaşında olan bir erkekle tatile gidip, aynı otelde kalması ve bu kişiyi bir kaç kere kocası evde yokken geceleyin müşterek konuta alması zinaya delalet eder. Dosyadaki deliller karşısında kadının zinası gerçekleşmiştir.’’
  • Yarg. 2. HD, E. 2005 / 832, K. 2005 / 2668, T. 23.2.2005, “Davacı tanıklarının beyanlarından, davacı kadının daha önce açtığı davadan feragatından sonra davalı kocanın bir başka kadınla düğün yaparak evlendiği ve onunla birlikte yaşadığı anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanununun 161. madde koşulları oluşmuştur. Davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde reddi bozmayı gerektirmiştir.’’
  • . Yarg. 2. HD, E. 2018/1268, K. 2019/3978, T. 03.04.2019, “Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle, davalı kadına yüklenen sadakat yükümlülüğüne aykırı davranış fiilinin ispatında kullanılan ve dedektif tarafından çekilen fotoğrafların hukuka aykırı delil niteliğinde olması sebebiyle kusur belirlemesinde esas alınamayacağı.’’
  • Yarg. 2. HD, E. 2016/15763, K. 2018/4706, T. 09.04.2018, “Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davalı-karşı davacı kadına ait bir sosyal paylaşım sitesi hesabında yer alan görüşmelerin casus yazılım ile elde edildiğinin ve hukuka aykırı delil niteliğinde olan bu görüşmelerin kusur belirlemesinde dikkate alınamayacağının.” 
  • Yarg. 2. HD, E. 2018/5100, K. 2019/2582, T. 12.03.2019, “… erkeğe yüklenen sadakat yükümlülüğüne aykırı davranış fiilinin ispatında kullanılan CD’nin hukuka aykırı delil niteliğinde olması sebebiyle davalı-karşı davacı erkeğe sadakat yükümlülüğüne aykırı davranış vakıasının kusur olarak yüklenemeyeceği,’’
  • Yukarıda belirtilen Yargıtay kararları ışığında genel olarak zina eylemi hukuka aykırı olmayan her tür delille ispat edilebilir olup , örneklendirilmesi gerekirse ;
  • Günlük, Hatıra ve Not Defterleri İle Mektuplar 
  • Eşlerden Birinin Başkasıyla Yaşaması 
  • Karşı Cinsle  Cinsel içerikli Fotoğraflar 
  • Otel Kayıtları 
  • Telefon Görüşmesi Kayıtları 
  • Uçak Biletleri 
  • Taraflardan birinin 3. Kişiye gönderilen  açıklamalı  havale , eft  dekontları 
  • Ses ve Görüntü Kayıtları İle Fotoğraflar 
  • Sosyal Medya Hesaplarından Yapılan Paylaşımlar ve Yazışmalar 
  • Tanık , vb 

 

Mail:[email protected]       

Gsm:05055069381 

İl : Bursa   

 Av.İLKER KILIÇ